Ahmet Yenilmez

HİKAYE: Sevdam Gözlerinde Kaldı filminde 1996’da olan Susurluk Kazası’nın, daha sonra gerçekleşen Mahmut Esat Coşan ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümleriyle ilişkisi anlatılıyor. Susurluk’ta hayatını kaybeden Abdullah Çatlı’nın kızı Gökçen Çatlı’nın babasıyla ilgili sözlerine de yer veriliyor.

HİKAYE: Bilgisayar mühendisi Emrullah, imam hatip lisesinden mezun olduğunu arkadaşlarından gizler. İsmini Emre olarak değiştirerek iş hayatına başlar. Bir gün Emre’yi liseden arkadaşı Mehmet Hoca ziyaret eder. Mehmet, kanser tedavisi gördüğü için imamlık görevini yerine getiremeyecektir. Bu yüzden Emrullah’tan Ramazan ayı boyunca yerine geçmesini ister. Emre, Mehmet’in ricasını kabul ederek köye gider. Köyde kurduğu ilişkiler Emre’nin yeniden kendisiyle yüzleşmesine neden olacaktır.

HİKAYE: Ülkemizin yerli ve milli otomobili Togg ile yapılan ilk yolculuk, unutulmaz bir hikayeye dönüştü. Kahramanlarımız, depremzede çocuklar için düzenlenecek bir şenlik için İstanbul’dan yola çıkıp Kahramanmaraş’a doğru ilerlemeye başladılar. Togg’un modern tasarımı ve yüksek performansı, yolculuğun her anını keyifli hale getiriyordu. Ancak, onları beklenmedik sürprizler de bekliyordu. Rotalarını değiştirmek zorunda kaldıklarında, zorlu bir dağ yoluyla karşılaştılar ve Togg’un üstesinden gelip güvenli bir şekilde ilerlemek için birlikte çalışmaları gerekti. Yolda karşılaştıkları insanlarla yaptıkları sohbetler, ülkemizin her köşesindeki insanların Togg’a duydukları gururu ve heyecanı gösteriyordu. Kahramanlarımız, sonunda Kahramanmaraş’a ulaştıklarında, depremzede çocuklar için düzenlenen şenlikte onları bekleyen minik yüzlerde sevinç ve umut dolu bir gülümseme gördüler.

HİKAYE: “Hür Adam”, yazdığı kitaplar ve yetiştirdiği talebelerle 80 seneyi aşkın süredir Türkiye’den başlayarak bütün dünyayı etkileyen Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatından kesitler taşıyor. Pek çok ilmî ve edebî çalışmaya konu olan Bediüzzaman’ın hayatı “Hür Adam”da ilk kez dramatik bir yapıyla sinemaya uyarlandı. Küçük yaşta medrese eğitimiyle kendini geliştirdikten sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve cumhuriyetin kurulması sancıları arasında, savaşlar ve işgaller yaşayan bir millete İslam’ı ve imanı, asrın gerekleriyle hatırlatmak gayesiyle yola çıkan Bediüzzaman’ın hayatı, esaretler, mahkemeler, sürgünler ve hapislerle geçti. Sadece kitap yazdığı ve talebe yetiştirdiği için pek çok iftira ve komployla ortadan kaldırılmaya çalışılan Said Nursî, her şart altında yazımına devam ettiği Risale-i Nur Külliyatı adlı eserlerini her yere ve herkese ulaştırmaya çalıştı.

HİKAYE: Turgut oğlu Umut’a bakabilmek için okul gösterilerine çıkan, hayatını müsamerelerde palyaçoluk yaparak kazanan bir oyuncudur. Oğlunun annesi Simay onu terk edip başka biriyle yaşamaya başlamış, gününü gün etmektedir. Bir gün yine gösterilerden birinin ortasında gelen bir telefonla Umut’un okulda fenalaştığını ve hastaneye kaldırıldığını öğrenir. Umut’a kan kanseri (lösemi) teşhisi konur. Artık Turgut’un tek bir amacı vardır: Oğlunun tedavisi için gerekli parayı bulmak. Bu olaylar olurken yıllar sonra Umut’un annesi Simay çıkagelmesi işleri Turgut için daha da içinden çıkılmaz bir hale sokar.

HİKAYE: İstanbul Üniversitesi’ni kazanan Umut, Antalya’dan gelip okul kaydını yaptırdıktan sonra; kantindeki ilanlar yoluyla kiralık bir ev ve iki ev arkadaşı bulur. İki arkadaşıyla birlikte paylaştığı öğrenci evinde yaşadığı bazı mistik, doğa üstü olaylar; Umut’un bilgilenme kaynaklarını çeşitlendirdiği gibi, bu donanım farklılığı onun arkadaş çevresini ve yaşam tarzını da değiştirir. Karşılaştığı metafizik olaylarla başa çıkmanın bir yolu olarak; ibadetlerle ve ritüellerle örülü daha dini bir hayat tarzını seçen Umut için başlangıçta her şey iyi gitmektedir. Fakat, bilgilenme kaynaklarının onu götürdüğü yer “Siyasal Ümmetçi” bir çevre olunca; Umut’un da dini yaşantısı, yalnızca ibadetlerle sınırlı kalmayıp “siyasallaşır” ve o artık bir “fundamentalist” olur…